“Diyarbakır’da İpek Kozasından Yeni Bir Sektör: Özlem Can’ın Hikayesi”

İpek kozasıyla 300 kadına dokundu

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde doğmuş ve büyümüş olan Özlem Can, 17 yaşında evlenmiş ve iki çocuk sahibi olmuştur. Ancak 25 yaşına geldiğinde, hem ailesine katkıda bulunmak hem de kendi ayakları üzerinde durabilmek için yeni bir yol arayışına girmiştir. Bu yolculuğu, “Diyarbakır tarihinde önemli bir yeri olan ipek kozasından nasıl farklı ürünler yapılabilir?” sorusuyla başlamış ve bu sayede yeni bir sektör yaratmıştır. Özlem Can, ipeğin sadece kumaş, kravat, eşarp ve çarşaftan ibaret olmadığını göstererek, ipek kozasından tablo, bebek ürünleri, ipek çiçek, biblo gibi çeşitli ürünler üretmeye başlamıştır. Özlem Can, 15 yıl boyunca ipek kozası eğitimi vererek 300’den fazla kadına bu sanatı öğretmiş ve 40 civarında ipek kozası eğitimcisi yetiştirmiştir. Kendi dükkânı “Pasur İpek”i açan Özlem Can ile hikâyesini konuştum.

“17 yaşında evlendim ve iki çocuğum oldu. O dönemde henüz sanatçı olabileceğimi düşünmemiştim” diyerek başladı Özlem Can sözlerine. “Kulp küçük bir ilçe olmasına rağmen, Türkiye’nin yaş ipek kozası yetiştiriciliğinin yüzde 60’ı burada yapılıyor. 25 yaşındayken hem çalışmak hem de bir şeyler üretmek isteğiyle el işi sanatları kursuna katıldım. Bu kurs sayesinde çeşitli el işlerini öğrendim ve sergilere katıldık. İşlerim insanlar tarafından çok beğenildi ve kaymakamlık tarafından eğitmen olmam istendi. El işleri konusunda kendimi geliştirerek eğitmen oldum. Ancak beynimde farklı bir vizyon vardı. Diyarbakır’ın tanıtımına katkı sağlayacak bir şeyler yapmak istedim. İpek kozasından dekoratif ürünler yapmaya başladım ve bu denemelerim başarılı oldu. İpek kozasından akla gelebilecek her türlü dekoratif ürün üretilebilir. Resmi dairelerde asılabilecek bayraklardan bebek ürünlerine, kıyafetlerden aksesuarlara kadar her şey mümkün” dedi.

Özlem Can, ipek kozasının Diyarbakır kültürü için önemli bir malzeme olduğunu belirterek şunları söyledi: “Eskiden ipek sadece fular, mendil, çarşaf gibi şeylerde kullanılırdı. Diyarbakır, ipek dokuma konusunda tarihi bir geçmişe sahiptir. Osmanlı döneminde Diyarbakır ipeği oldukça değerliydi. 1993 yılında Almanya’da Süryaniler tarafından üretilen ipek ürünler dünyada birincilik kazandı. Ancak ben ipek üreticiliğinin sadece kravat ve eşarp gibi şeylerle sınırlı kalmamasını istedim. İpeğin ham haliyle de birçok ürün üretilebileceğini düşündüm.”

Diyarbakır’ın en büyük ipek kozası merkezi olduğunu vurgulayan Özlem Can, Halk Eğitim Merkezi aracılığıyla her yıl onlarca kadına ipek kozası ustalığı eğitimi verdiğini ve bazı kadınların işletme açarak ürettikleri ürünleri sattığını belirtti. “Bu sayede kadınlar ekonomik özgürlüklerini elde ettiler. Kendi iş yerlerini açarak ayakta durabilmelerine katkıda bulunmaktan mutluyum” şeklinde konuştu.

300’e yakın kadına eğitim verdiğini söyleyen Özlem Can, bu sanatın bir yandan büyük bir terapi olduğunu belirtti. Aynı zamanda engelli ve dezavantajlı kadınlar için bir rehabilitasyon aracı olduğunu ifade etti. Özlem Can, örneğin bir öğrencisinin 5 yaşında çocuğunu kaybettiğini ve 4 sene boyunca evden dışarı çıkmadığını anlatarak, bu sanata yönelmesiyle tekrar konuşmaya ve yürümeye başladığını görmekten mutlu olduğunu dile getirdi.

İpek kozasından üretilen ürünlerin 200-300 yıl bozulmadan sağlam kaldığını ve doğal boyalar kullanıldığını belirten Özlem Can, “İpek kozalarımız tamamen doğaldır, o yüzden boyalarımız da doğal olmalı. Bitkilerin köklerinden, yapraklarından ve kabuklarından renk elde ederek ipekleri boyamaya başladım. Örneğin kırmızı gülden açık pembe renkte ipekler elde edebiliyorum. Bu sayede doğanın bize ne kadar mucizevi renkler sunduğunu da keşfetmiş oldum” diye ekledi.

Özlem Can, kendi iş yerini kurarak hem eğitim vermeye hem de ürün satışı yapmaya devam etmektedir. Kendi gibi eğitmen olan kadınların ekonomik olarak ayakta durmalarına da katkıda bulunduğu için mutlu olduğunu sözlerine ekledi. Ayrıca, doğadan elde edilen ürünleri bulabilmek için öğrencileriyle birlikte doğa keşiflerine çıktığını ve bu keşifler sayesinde ilginç bitkiler ve malzemeler keşfedildiğini belirtti. Özlem Can, “Örneğin Kulp’un ünlü çiçeği ters lale. Sadece kısa bir süre dağlık arazide bulunur. Biz bunu ipekten yapmak istedik, bu yüzden çiçeği anlamamız ve ölçüsünü alabilmemiz için araştırmalar yaptık. Bu sayede öğrencilerimle birlikte doğada keşifler yapma fırsatı buluyoruz” dedi.