Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesine bağlı Yanıkağıl Köyü’nde yaşayan Nazlı Can, çocukluk arkadaşı Seçil’den iki yaş büyük birisiydi. Seçil’in ailesi yıllar önce Çorlu’ya taşınmıştı. Nazlı ise lise eğitimini zorluklarla tamamladıktan sonra bir fabrikada işe başladı. Ailesi köyde bir bakkal işleten Nazlı, 2008 yılında fabrikadaki işinden ayrıldı.
Yeni bir iş kurma kararı alan Nazlı, Yanıkağıl Köyü’nde bir pastane açmaya karar verdi. Kafe Keyif’in renkli bir açılış töreniyle 19 Eylül 2008’de kapılarını açması, köylüler arasında büyük bir heyecan yaratmıştı. Pastane ürünlerinin yanı sıra ev yapımı yemekler de sunulan bir mekan oldu. Ancak ne yazık ki işler zamanla kötü gitmeye başladı ve Nazlı emekli olmak zorunda kaldı. Sonuç olarak, 2020 yılında kafeyi kapattı.
Nazlı, pastane işini kapatmasının ardından maddi sıkıntılar yaşamaya başladı. Durumu düzeltmek için bankaya para yatırmak isteyen Nazlı, çocukluk arkadaşı Seçil Erzan’a başvurdu. Bu noktada, iki kadın neredeyse kardeş gibi olmuşlardı. Seçil, Nazlı’yı İstanbul’a davet etti. İkisi de bekar olduğu için birbirlerine güveniyorlardı. Seçil, “Etrafımda güvendiğim kimse yok” diyerek özel hayatı dahil her şeyi Nazlı’ya anlatıyordu. Hatta Nazlı, Seçil’in bankadaki toplantılarına bile katılmaya başlamıştı. Ancak Seçil’in dolandırıcılık olayına karışmasıyla ilişkileri karmaşık hale geldi.
Seçil Erzan, Çorlu’da pırlantacılık yapan Ömer Kahraman’ı dolandırmıştı. Bu durumdan habersiz olan Nazlı, köydeyken Seçil’e yardım etmek için pırlantacının dükkânına gitti ve parayı teslim aldı. Ancak Ömer Kahraman, Nazlı’nın fotoğrafını çekti ve Seçil’i aradı. Bu olaylar dosyada delil olarak yer aldı. Nazlı, İstanbul’dayken ayrıca ablasının oğlu Kerem Can’a da pırlanta paketini İstanbul’a getirmek için bir görev verdi. Kerem, parayı kargo poşeti içinde taşıdı ve Ömer Kahraman tarafından fotoğrafı çekildi. Sonuç olarak, büyük bir vurgun ortaya çıktığında, Seçil ilk tutuklanan isim oldu. Kısa bir süre sonra Nazlı ile Ali Yörük ve abisi Atilla Yörük de tutuklandı. Bu üç kişi, mağdurlardan paraları taşımakla suçlanıyorlardı.
Nazlı Can’ın telefonunda bulunanlar, dava için en önemli kanıtlardan biriydi. Nazlı, ünlü isimlerle fotoğraf çektirdiği gibi Seçil ile de önemli yazışmalar yapmıştı. Nazlı, Seçil’in kara kutusu gibi bir role sahipti ve parayı teslim aldığında bu olayları fotoğraflarla belgelemişti.
Köylülerin anlattıklarına göre, Nazlı Can biraz gösteriş yapmayı seviyordu. Seçil Erzan sayesinde gittiği yerlerde fotoğraflar çektirir ve bunları köydeki akrabalarına gösterirdi. İddialara göre, Seçil ve Nazlı, sık sık İsviçre’ye gitmekteydi. Ancak son zamanlarda, “Seçil’in çok borcu var” diyerek çevresinden borç para istemeye başlamıştı.
Yanıkağıl Mahallesi’nde büyüyen Seçil Erzan ve Nazlı Can’ın yaşadığı olaylar mahalle sakinlerini şaşırtmış durumda. Mahalleli, konuya ilişkin konuşmak istemezken, muhtar Yücel Başaran ise Nazlı Can ile tahliye olduktan sonra görüştüğünü belirtti. Başaran, Nazlı’nın gözaltına alınması sırasında da onunla görüştüğünü ve çıktıktan sonra geçmiş olsun dileklerini ilettiğini söyledi. Muhtar, “Nazlı’nın bu olayla fazla ilişkisi olduğunu düşünmüyorum. Sadece Seçil Hanım ile çocukluk arkadaşıydı ve görüşüyorlardı. Bu olayla ilgili herhangi bir bilgi vermedi” dedi.
Mahallenin olayla ilişkili olarak şüpheli bir duruma düştüğünü ifade eden Muhtar Başaran, “Fon toplandığı iddiası köyden duyuldu, ancak böyle bir şey kesinlikle yok. Eğer böyle bir durum olsaydı kesinlikle bizim kulağımıza gelirdi” diye konuştu.