Kıyı dolgu alanlarının sayısı ve olumsuz etkileri artıyor. Dr. Erol Kesici, Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Kurulu Üyesi ve TTKD Bilim Danışmanı olarak yaptığı açıklamada, göl, deniz ve nehir gibi yaşam alanlarına yapılan dolguların, yerleşim bölgelerinin, doğal coğrafi öğelerin ve ekosistemlerin hasar gördüğünü belirtti. Ayrıca, yapay dolguların deprem açısından da risk oluşturduğunu ifade etti. Dr. Kesici, “Ülkemizde dere yataklarının doldurulması, daraltılması ve sel felaketleri bakımından büyük kayıplara neden oluyor. Kıyı alanları doğal özelliklerini kaybettikçe, dolgu alanları da zamanla deniz veya göl tarafından geri alınmaktadır. Bu durumu yaşayarak görmek ne kadar üzücü” dedi.
Dr. Kesici, kıyı alanlarının dolgularla yapılaşmanın su yaşamı ve insan yaşamı için risk oluşturduğuna dikkat çekerek, kıyı-kenar çizgilerinin hiçbir şekilde daraltılmaması gerektiğine vurgu yaptı. 1950’li yıllardan beri Türkiye’de kıyı kenarlarının dolgulanarak alan elde edildiğini belirten Dr. Kesici, “Ancak 1980’lerden sonra bu yöntem hız kazandı. İstanbul başta olmak üzere tüm kentlerde kıyı dolguları yapıldı. İstanbul’da en yoğun dolgu alanlarına sahip olan bölgelerde 5 bin 313 kilometrekarelik bir dolgu alanı oluştu. Son 15-20 yılda ise ‘denizi doldurma’ inşaat sektörünün en önemli faaliyetlerinden biri haline geldi” şeklinde konuştu.
Dr. Kesici, Karadeniz Sahil Yolu’nun dolgu alanlarının zaman zaman doğa tarafından geri alındığına dikkat çekerek, son yaşanan kayıplara örnekler verdi. Hopa-Sarp yolunun deniz dolgusu sonucu 10 metreyi aşan dalgalarla iki kez çöktüğünü belirtti. Ordu-Giresun Havalimanı inşası için yapılan taş ocaklarından kaynaklanan büyük tahribatlara işaret etti. İzmir Körfezi’nde yaşanan deniz taşması ve su baskınlarının körfezdeki daralmalar nedeniyle kayıplara yol açtığını söyledi. Kocaeli’deki dolgu alanları ve yeni liman çalışmaları ile Hatay’da Amik Gölü’nün kurutulması sonucunda yapılan havalimanı ve etrafındaki yerleşim alanlarında su baskınlarının yaşandığına değindi. Ayrıca, İskenderun Limanı’nda ve sahil yolunda yaşanan sorunlara da dikkat çekti. Eğirdir ve Beyşehir Gölü çevresinde, rekreasyon alanlarına yapılan konutlar ve tehlikeli heyelanlar nedeniyle su kirliliği yaşandığını belirtti. Mersin’deki Denizpark alanının Kıyı Kanunu’na aykırı olarak deniz dolgusu üzerinde olduğunu ve Danıştay’ın yıkım kararı aldığını açıkladı. Dr. Kesici, denizin kendi yatağını, sahili ve enerjisini oluşturup dengelediğini ve bu nedenle yapay dolgu alanlarını kabul etmediğini vurguladı. Dolgu alanlarında son dönemde yaşanan olaylar da bunu teyit etmektedir. Deniz ve su mutlaka alınanı geri almaktadır ve almaya devam edecektir.