Kanser Vakalarında Artış: DSÖ Raporuna Göre Önemli Uyarılar

Uzmanlardan kanser uyarısı... Gençler de güvende değil

Dünya Sağlık Örgütü: 2022’de Kanser Vakalarında Artış Bekleniyor

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) tarafından yapılan açıklamaya göre, bu yıl içerisinde 20 milyon yeni kanser vakasının tespit edildiği ve bu rakamların düzensiz beslenme, tütün ürünleri kullanımı, hareketsizlik ve stres gibi faktörlerle artmaya devam edeceği belirtiliyor. 2050 yılına gelindiğinde dünya genelinde 35 milyondan fazla yeni kanser vakasının görülmesinin beklendiği ve 2022’deki rakamlara göre %77’lik bir artış olacağı öngörülüyor.

Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar, “Günümüz dünyasında yaşam süresi uzamıştır. Artık 65-70 yaş arası bireyler orta yaş grubunda yer almaktadır. Yaşam süreleri uzadığı, günümüz tarama yöntemlerinin de gelişmesiyle birlikte kanser görülme oranları artmaktadır. Ancak kanser görülme sıklığı sadece orta ve ileri yaş bireylerde değil gençler arasında da yaygınlaşmaktadır. Kanserde dengesiz ve sağlıksız beslenme, tütün ürünleri kullanımı, hareketsizlik, obezite, doğal ürünler tüketmeme, hava kirliliği, teknoloji bağımlılığı, modern yaşama bağlı stres artışı da rol oynamaktadır” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Ozan Akıncı ise kanserin küresel ölçekte giderek artan bir ivme ile yaygınlaşmakta olduğunu vurgulayarak, “Bu artışta artan stres, anksiyete, tütün ve alkol tüketimi, hareketsizlik, obezite, radyasyon, GDO’lu ve hormonlu gıdalar, tarım ilaçları ve sanayileşmenin getirdiği hava kirliliği en önemli tetikleyici unsurlar olarak göze çarpmaktadır. 50 yaş altı kanser vakaları son 30 yılda daha da artmıştır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre ülkemizde 50 yaş altı kanser vakası oranı yüzde 66’dır. Bu ciddi oranı göz önünde bulundurursak Z kuşağının kanserle mücadelesi daha da önem kazanmaktadır” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Doç. Dr. Akıncı, “Kanserle mücadelede tam başarı ancak ona neden olan faktörlerden kaçınmakla mümkündür. Kanseri erken aşamada fark etmek veya tespit etmek kanseri tam yenebilmek için çok önemlidir. Daha güçlü olunabilecek bir konu da tarama testleridir. Meme, akciğer, kolon, mide, prostat ve rahim ağzı kanserlerine karşı mutlaka uygun zamanda doktorlar ile işbirliği içinde tarama testlerini yaptırmak önem taşımaktadır” diyerek erken teşhisin önemine değindi.

Hastaların teşhis sonrası moral ve motivasyonlarının önemine dikkat çeken Doç. Dr. Akıncı, “Moral ve motivasyon tedavi sürecinde hastalar için en önemli dayanaktır. Ailelerinin ve sevdiklerinin yanlarında olduğunu görmek onları kansere karşı da daha güçlü kılmaktadır. Bununla beraber hasta-hekim işbirliğinin ve güven duygusunun da bu süreçlerin en kıymetli motivasyon kaynağı olduğunu söylemek mümkündür” dedi.

Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar, kanser riskini azaltmada beslenmenin önemine değinerek, “Vücuttaki tüm hücrelerin, buna kanser hücreleri de dahil temel enerji kaynağı şekerdir. Şeker ihtiyacı porsiyon kontrollü bir şekilde meyve ve sebzelerden karşılanmalıdır. Bunun yanında doğal beslenme önem taşımaktadır. Akdeniz diyeti vücut için en uygun beslenme türüdür. Trans yağlar yerine zeytinyağı tüketilmelidir. Sebzeler haşlama, fırın, buhar gibi sağlıklı yöntemlerle pişirilmelidir. Haftada en az 2-3 kez balık tüketilmeli ve kızartma yapılmamalıdır. Kırmızı et yenecekse mangal ve kızartma türünde yöntemler tercih edilmemelidir. Konserve yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Sebze ve meyveler de mevsiminde tüketilmelidir” ifadelerini kullandı.