Atıf Manipülasyonu ve Bilimsel Etik Sorunları
Bilimsel çalışmaların, akademisyenler tarafından yazılan makalelerle kayıt altına alındığı dünya genelinde ve Türkiye’de, bu makalelerin kalitesi ve etkisi atıflar aracılığıyla belirlenmektedir. Atıf, bir akademisyenin başka bir akademisyenin çalışmasına referans vermesi anlamına gelmektedir.
Geçtiğimiz günlerde Nature Dergisi’nde yayınlanan bir makalede, araştırmacıların atıf sayılarını yapay yollarla artırabildiğine dair bir uyarı yapıldı. “Atıf karaborsası” başlığıyla verilen haberde, New York Üniversitesi’ndeki araştırmacıların şüpheli atıflar tespit ettiği ve atıf satan bir şirketle iletişime geçerek belirli bir ücret karşılığında atıf alabileceği öne sürüldü. Örneğin, “300 dolara 50, 500 dolara 100 atıf” gibi tekliflerin yapıldığı belirtildi.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zehra Taşkın, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Bir makaledeki atıf sayısı, o makalenin başarısını ölçmek için kullanılan bir kriter haline gelmiştir. Ancak atıfın sadece sayısal bir değer olmadığını vurgulamak önemlidir. Bir araştırmaya göre, akademisyenlerin yaptıkları atıfların yalnızca yüzde 20’sini okuduğu ortaya çıkmıştır.”
Akademisyenlerin atıf yapmasının birçok nedeni olduğunu belirten Doç. Dr. Taşkın, atıfların içeriğine dikkat edilmediğini ve genellikle “atıf sayısı yüksekse iyi, düşükse kötüdür” şeklinde kategorize edildiğini ifade etti. Bazı kişilerin atıf çeteleri oluşturduğunu ve bu şekilde atıf satın alınabildiğini belirtti.
Atıfların toplumu manipüle etme potansiyeline dikkat çeken Doç. Dr. Taşkın, atıfların akademik yükselme için önemli olduğunu ancak atıfların incelenmesi gerektiğini vurguladı. Ticari faaliyetlerin atıflar üzerinde olumsuz etkileri olabileceğine ve atıfların kalitesinin sorgulanması gerektiğine dikkat çekti.