İstanbul Ümraniye’de Hırsızlık Şüphelisi Polis Memurunu Şehit Etti
İstanbul Ümraniye’de geçtiğimiz pazar gecesi polis merkezinden firar eden hırsızlık şüphelisi Yunus Emre Geçti (19), gözaltına alındığı sırada polis memurunun silahını alarak polislere ve etrafa ateş açtı. Geçti’nin ateşlediği tabancadan çıkan kurşun başına isabet eden Şeyda Yılmaz (27), hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Saldırıda ayrıca polis memuru Kürşat Hakkı Sarıtepe ile saldırganın annesi Pınar Geçti de yaralandı. Olayın ardından Yunus Emre Geçti tutuklandı.
Annenin Açıklamaları
Saldırıda yaralanan Yunus Emre Geçti’nin annesi Pınar Geçti, olayla ilgili şu sözleri dile getirdi: “Hiçbir anne evladının kötü olmasını istemez. 26 suçtan benim çocuğumun kaydı varsa niye devlet bunu almadı? O kadar yalvardım. O kadar karakollara gittim. ‘Bu çocuk bağımlı, bu çocuk madde satıyor, bu çocuk madde kullanıyor.’ Bunların hepsini söyledim ben. Çocuğumun yerini yine ben söyledim, buldurdum. Cani miyim ben? Keşke, polisimize değil de bana gelseydi, ben öleydim. O kurşun benim kafama gelseydi. Biri mezara gitti, diğeri içeri girdi. Bir cahil, iki insanı mahvetti. Gece gündüz aranıyorum, videolarım paylaşılmasın. Polis Şeyda Hanım’a Allah rahmet eylesin. Yakınlarına da Allah sabır versin. Özür diliyorum. Zamanı gelince ailesinin yanına gitmek istiyorum. Onların acısı benim acım. Ben çocuğuma üzülmüyorum. Bir anne olarak tek şey söylüyorum: Adalet neyse yerini bulsun. Müebbet ise müebbet yesin, 10 yılsa 10 yıl yesin. Çocuğum polisimi öldürecek kadar adi köpek benim gözümde.”
Hukukçuların Değerlendirmesi
İstanbul Ümraniye’de, 26 suç kaydı bulunan 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti tarafından şehit edilen 27 yaşındaki polis memuru Şeyda Yılmaz’ın ölümü, tüm Türkiye’yi üzüp isyan ettirdi. Çünkü herkesin aklına gelen ilk soru “Bu kadar suç kaydı olan biri nasıl sokaklarda özgürce dolaşabilir?” oldu. 26 suç kaydı bulunan bir kişinin cezaevinde olmaması ve yapılacaklar hakkında hukukçulara görüşlerini sorduk.
Dosyaları Tutuklama Sebebi Sayılabilirdi
Emekli hâkim ve adli bilimler uzmanı avukat Demet Tanrıverdi Keskin, şunları belirtti: “Polisimizin şehit eden kişinin yaşını göz önüne aldığımızda hakkında açılan ceza davalarının henüz 18 yaşın altında işlenmiş suçlarla ilgili olduğu görünüyor. Hâkimler, bir sanık hakkında açılan davaları kendi UYAP ekranlarında sorgulama yaparak görebilirler. Böylesine suça eğilimli birisi için görülen onlarca ceza davası, sanık için kaçma riski anlamına gelir ve tutuklama sebebi olarak kullanılabilirdi. Diğer bir konu ise pandemi ve sonrasında yapılan infaz kanunu düzenlemeleri nedeniyle cezanın hafifletildiği durumlar oldu. Bu infaz düzenlemeleri, şahsın serbest dolaşımına yol açmış olabilir.”
Ceza hukukçusu avukat Dr. Rezan Epözdemir ise şunları söyledi: “Kişinin suçlu olup olmadığını, ıslah olup olmadığını, topluma kazandırılp kazandırılamayacağına karar veren Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu’dur. Buradan anlaşıldığı kadarıyla henüz ıslah olmamış, topluma kazandırılamayacak bir fail var. Bu kişi için serbestlik tedbirleri uygulanarak verilen kararlar son derece hatalı, hukuki olmayan ve dayanaksız kararlar. Ceza ve İnfaz Hukuku’nun temel amacı ıslahtır. Cezaların amacı da ıslahtır. Bu hedef gerçekleşmeden hükümlülerin salıverilmesi, kamu vicdanını rahatsız eden canice suçların işlenmesine yol açmaktadır.”