Mücadelede Tıbbi Tedavi: Çağdaş Yaklaşımlar ve Tartışmalar

Cinsel suçlarla mücadelede ‘Kimyasal hadım’ gündemde

Etkili Bir Mücadele Stratejisi: Cinsel Suçlarla Mücadelede Tıbbi Tedavi Tartışmaları

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un cinsel suçlarla mücadeleyle ilgili yaptığı açıklamada, “Ceza İnfaz Kanunumuzun 108. maddesinde tıbbi tedaviye karar verme yetkisi var. Bu anlamda mevzuatımız buna uygun” ifadeleri dikkat çekti. Gözler, yasalara ve dünyadaki uygulamalara çevrildi.

Bakan Tunç’un vurguladığı 5275 Sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu’na 2014 yılında eklenen 108’inci madde, mahkûmların “tıbbi tedaviye” tabi tutulmasını infaz hâkiminin takdirine bırakmış durumda. Bu durum, cinsel suç mahkûmlarının dünyadaki örneklerde olduğu gibi ‘zorunlu’ ya da ‘gönüllü’ kastrasyona tabi tutulabilmesi için kimyasal hadımın nasıl uygulanacağını gösteren bir yasal düzenleme daha yapılması gerektiğini ortaya koyuyor. Adalet Bakanlığı ve hükümetin bu konuda çalışma yapacağı öğrenildi.

Dünyadaki Uygulamalara Bakıldığında:

Avrupa’da Gönüllü Uygulama: Halk arasında ‘kimyasal hadım’ olarak bilinen kastrasyon, İsveç, Finlandiya, Danimarka, Çek Cumhuriyeti, Almanya gibi ülkelerde güvenlik tedbiri niteliğinde uygulanıyor. Almanya, İngiltere ve Fransa’da rızaya dayalı gönüllülere yapılıyor.

ABD’de Zorunlu Uygulama: ABD’de bazı eyaletlerde cinsel suç faillerine yönelik kastrasyon uygulanıyor. İlk yasal düzenleme, California’da 1 Ocak 1997’de yürürlüğe girmiştir.

“Telafisi Mümkün Olmayan Sonuçlar” – Ceza hukukçusu Prof. Dr. Devrim Güngör, kimyasal hadım yasasına karşı çıkarak “Modern ceza hukukunda, bireyin bedeni üzerinde kalıcı hasar bırakan ya da fiziksel değişikliklere yol açan cezalar ve güvenlik tedbirleri kabul edilemez. Adli hatalar göz önüne alındığında telafisi imkânsız sonuçlar doğurabilir” yorumunda bulundu.