Konut Kiralarında Yüzde 25 Sınırlama Tartışmaları Devam Ediyor

‘Tahliye’ ve ‘kira tespit’ mahkemeleri kilitledi

Konutlarda kira artış oranına yönelik getirilen yüzde 25 sınırlama, ev sahipleri ile kiracıları karşı karşıya getirmiş durumda. Kiraların yükselmesi nedeniyle eski kiracılar, ödedikleri kira bedelini düşük buldukları için ev sahiplerinden yüksek kira talepleriyle karşılaşıyor. Bu durumda ev sahipleri, İstanbul Adalet Sarayı’ndaki Sulh Hukuk Mahkemeleri’ne başvurarak ‘tahliye’ ve ‘kira bedelinin belirlenmesi’ davaları açmaktadır. Maalesef duruşmaların bir yıl sonraya verilmesi gibi nedenlerle işlerin yetiştirilememesi durumu söz konusu. Mahkemelerdeki yoğunluktan dolayı evleri keşif etmek ve karar yazmak için yeterli zaman bulunamamaktadır. Ayrıca bilirkişi bulmak da zorlu bir süreçtir çünkü bilirkişilere kota konulmaktadır. Tahliye davaları genellikle iki yıl sürerken, kira tespit davaları da bir yıl sürebilmektedir.

Hürriyet’e konuşan avukat Dilek Yüksel, eski tarihli kiracıların ödediği kiraların enflasyondaki artış nedeniyle rayiç bedelin altında kaldığını belirtmektedir. Kiraların artması nedeniyle ev sahipleri, kiracıları farklı nedenlerle tahliye etmek için mahkemelerin yoluna başvurmaktadır. Özellikle ev sahipleri, kiracılarının düzenli ve tam kira ödemesi, komşularla iyi ilişkileri olması, evin tadilata ihtiyaç duymaması gibi Borçlar Kanunu’nun belirlediği tahliye sebeplerine dayanamaması durumunda ‘İhtiyaç Sebebiyle Tahliye Davası’ açmaktadır. Günümüzde en sık başvurulan tahliye sebebi bu tür ihtiyaç davalarıdır.

Mahkemeler, Yargıtay’ın belirlediği kriterler ve mevcut koşullar dikkate alınarak ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğuna ikna olmaları halinde kiracıların tahliyesine karar verebilmektedir. Ancak bu karardan sonra kiracının tahliyesi, istinaf ve temyiz aşamalarıyla birlikte üç ila dört yıl sürebilmektedir. Kiracıya tahliye sebebi sunamayan ev sahipleri ise satış göstererek evi yakınına devretmek suretiyle muvazaalı bir şekilde kiracıyı evden çıkartmaya çalışmaktadır. Ancak bu durumda, yeni malikin de kendisinin, eşinin, üst soyunun, alt soyunun veya bakmakla yükümlü olduğu kişilerin konut ihtiyacını kanıtlamak zorunda olduğunu belirtmek gerekir. Yani yeni ev sahibi kiracıya “Gayrimenkulü satın aldım, evden çıkmak zorundasın” diye söyleyememektedir.

Ev sahipleri, kiracıların kiranın ödenmesini engellemesi amacıyla banka hesaplarını kapattığı durumda, kiracılar ‘tevdi mahalli tayini’ davaları açarak kira ödemesini yapacakları yeri belirlemektedir. Mahkeme, bu dava sürecinde kiracının kirasını ödeyeceği yeri belirler ve kiracı da kirasını bu bankanın hesabına yatırmaktadır.

Kira artışı konusunda avukat Gürsel Devrim İyim ise konutlar ve işyerleri için ayrı bir ayrım yapılması gerektiğini belirtmektedir. Konutlar için uygulanan yüzde 25 artış sınırının 5 yıldan az süreyi kapsayan kira sözleşmelerinde bir yıl daha uzatılacağı açıklanmıştır. Ayrıca fahiş kira artışı yapan ev sahiplerine hapis ve para cezası öngörülmüştür. Kira süresi 5 yılı aşan sözleşmelerde ise kiranın rayiç bedelini talep etme imkanı bulunmaktadır. Bu durumda yüzde 25 sınırlaması söz konusu olmamaktadır ve kira bedeli mahkeme tarafından tespit edilmektedir.

Son olarak ünlüler arasında da kira konusunda mahkemeye başvuranlar bulunmaktadır. Örneğin oyuncu Tamer Karadağlı, kira bedelini artırdığı için ev sahibiyle mahkemelik olmuştur. Ünlü oyuncunun evden tahliye edilmesine mahkeme karar vermiştir. Şarkıcı Nilüfer ve sanatçı Mine Koşan da aynı şekilde kira bedelinin tespiti için davalara başvurmuştur. Bu örnekler, kira konusuyla ilgili yaşanan anlaşmazlıkların sadece ev sahipleri ve kiracılar arasında değil, ünlüler arasında da yaşandığını göstermektedir.