Yargıtay, son zamanlarda gündemi meşgul eden kiralık evlerle ilgili önemli bir karar verdi. İşinden çıkarılarak bulunduğu kentten kirada olan evine taşınan mülk sahibi, kiracısına “İşimi kaybettim, evi boşalt” diyerek talepte bulundu. Ancak kiracı, evi boşaltmak istemediğini belirterek Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Davacı ev sahibi, işten çıkarılması nedeniyle yeni ikamet ettiği ilçede dava konusu olan evin tahliyesini istedi ve hala başka bir konutta kiracı olarak yaşadığını belirtti. Kiracı ise davayı reddetme talebinde bulundu. Mahkeme, davacının ihtiyaç iddiasını kanıtlayamadığı için davayı reddetti. Davacı, kararı temyiz ettiğinde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi devreye girdi. Emsal nitelikteki kararda, mülk sahibinin başka bir dairede kiracı olarak oturması yeterli delil olarak kabul edildi. Kararda şu ifadelere yer verildi: “İhtiyaç iddiasına dayalı davalar için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekmektedir. Geçici ve devam etmeyen bir ihtiyaç tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Ayrıca, henüz gerçekleşmemiş veya uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaçlar da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Bu olayda, kira sözleşmesi üzerinde bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Dava, davacının oğlunun konut ihtiyacına dayanmaktadır ve bu konuda yapılan bir anlaşma dosyada bulunmaktadır. Kirada oturan ihtiyaç sahibi, konut ihtiyacının varlığının başlıca kanıtıdır. Davacı tanıklarının da ihtiyaç iddiasını doğruladığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, ihtiyacın samimi, gerçek ve zorunlu olduğu kabul edilmelidir. Mahkeme tarafından ihtiyaç nedeniyle tahliye talebinin reddedilmesi, usul ve yasaya aykırıdır ve bozulmayı gerektirmektedir.”