Türkiye’nin Ondokuz Mayıs Üniversitesi, ABD’nin Indiana Üniversitesi ve İngiltere’nin Plymouth Üniversitesi’nin ortak yürüttüğü bir çalışma, DNA teknolojisini kullanarak daha önce keşfedilmemiş iki köstebek türünün varlığını teyit etti. Bu türler, bulundukları bölgelere göre isimlendirildi. Hakkari bölgesinde bulunan ‘Talpa hakkariensis’, morfoloji ve DNA bakımından oldukça farklı bir tür olarak kaydedildi. Bitlis yakınlarında bulunan ‘Talpa davidiana tatvanensis’ ise morfolojik olarak farklı bir tür olmasına rağmen, 1884 yılında tanımlanan Talpa davidiana’nın bir alt türü olarak sınıflandırıldı.
Her iki tür de Avrupa ve Batı Asya’ya ait olan yer altı yaşamına sahip bir gruba aittir ve Anadolu’nun doğusundaki dağlık bölgelerde yaşamaktadır. Bu köstebekler yaz aylarında 50 dereceye kadar çıkabilen sıcaklıklara ve kış aylarında ise 2 metre karın altında hayatta kalmaya adapte olmuşlardır. Yapılan bu yeni araştırma ile birlikte Avrasya köstebeklerinin toplam sayısı 16’dan 18’e çıkmıştır. Bu çalışmanın sonuçları Zoological Journal of the Linnean Society dergisinde yayımlanmıştır. Araştırmanın yazarlarından olan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İslam Gündüz, yaptığı açıklamada son yıllarda yapılan çalışmaların DNA temelli güncel moleküler tekniklerin kullanılmasıyla elde edildiğini ve bu çalışmaların keşfedilmeyi bekleyen gizli türlerin de var olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Araştırmanın diğer yazarı olan Plymouth Üniversitesi Su Biyolojisi Profesörü David Bilton, dünya genelinde 6,500 memeli türünün tespit edildiğini ve yeni memeli türlerinin keşfedilmesinin oldukça nadir olduğunu belirterek “Küresel biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik çağrıların arttığı bir dönemde, türleri korumak istiyorsak öncelikle var olduklarını bilmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
2035 yılına kadar tükenme riski altında olan Afrika penguenleri, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği tarafından nesli tükenmekte olan türler arasında gösteriliyor. Balıkçılar, Güney Afrika hükümeti, petrol şirketleri, bilim insanları ve uluslararası kuruluşların birlikte çalışması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, penguenlerin sağ kalabilmesi için aşırı avlanma, çevresel değişiklikler ve ana besin kaynakları olan sardalya ve hamsi popülasyonu azalmasının önüne geçilmesi gerektiğini belirtiyor. Çevresel faktörler, hastalıklar, fırtınalar ve kirlilik gibi etkenlerin de penguenlerin tehlike altına girmesinde önemli bir rol oynadığı aktarılmaktadır.