Sosyal medya platformlarındaki duygu durumlarının “hızla” değişmesi konusunda, Natural Language Processing (NLP) uzmanı Burak Dalgül, dil bilimi, bilgisayar bilimi ve yapay zekanın birleştiği bir perspektifle Hürriyet’e açıklamalarda bulundu. Dalgül’e göre, sosyal medya kullanıcılarının erişebildiği içerik miktarı arttıkça, odaklanma süreleri kısalmakta ve dijital dünyada “3 saniye kuralı” adı verilen bir kavram ortaya çıkmaktadır. Eskiden insanların odaklanma süreleri 10 saniye ve üzerindeydi ancak zamanla bu süre 7-5 saniyeye, daha sonra da 3 saniyeye düşmüştür. Artık sosyal medya kullanıcıları içerikleri izleyip izlememe kararını 3 saniye içinde vermektedir.
Diyelim ki bir kullanıcı bir video izlerken üzülüp duygulanır ve gözleri yaşarır. Bu içerik yaklaşık 30-40 saniye sürdüğünde bile, kullanıcı hala bu duygu durumlarından çıkıp normal haline dönmeden başka bir içeriğe geçmekte ve kahkaha ile gülmeye başlamaktadır. Dolayısıyla duygu durumumuzun yönü de bu 3 saniyeye bağlıdır.
Bu durumda kişiler, 3 saniye içinde ilgisini çekmeyen bir içerikle karşılaştıklarında, başka izleyebileceği şeyleri kaçırma endişesiyle sıkışıp kalmaktadırlar. Bu endişe, kişinin zihnini başka şeylere yönlendirme ihtiyacı doğurur. 3 saniye içinde duygularımızı ve düşüncelerimizi belirleyen başka içeriklere yöneliriz. Örneğin, bir içerikte üzüntü yaşadıktan sonra 3 saniye sonra başka bir içerikte eğlence ve keyif hissi yaşayabiliriz.
Sosyal medyayı yönetenler aslında insanların zihinlerini de yönetmektedirler. Bu noktada, zihinsel olarak eğitilmemiş bir birey izlediği ya da okuduğu içerikleri sorgulayamaz. Bu sorgulamama durumu da kişinin zihnen etkileşimde olduğu bilgilerde fayda sağlama ve yaratıcılık geliştirme yeteneğini engeller. Bunun yerine, kişinin zihni ona sunulan veya yönlendirilen duyguları hissetmeye ve düşünmeye yönelir. Bu durumda, sosyal medyayı bilinçli bir şekilde kullanmanın önemi ortaya çıkmaktadır.