Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, bir röportajda Gazze’deki durumu değerlendirerek şunları söyledi: “Filistin’de öldürülen 12 bin 300 kişinin yüzde 73’ü kadın ve çocuklardan oluşuyor. Bir devletin, her canlının yaşadığı bir cehenneme ve yeraltını çocuk mezarlığına dönüştürme hakkına sahip olabileceği meşru bir sebep var mı? Bu tanımı BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BM Çocuk Fonu’nun Sözcüsü James Elder yapıyor. Gazzeli çocuklarının içinde bulunduğu dehşeti özetleyen bir doktor, El-Şifa Hastanesi’nde “bir ölmüş bebeğin vücuduna ‘meçhul bebek x’ yazmanın en zor şey olduğunu söylüyor.” Kimin aklına gelirdi ki ‘meçhul asker’ tanımını çocuklar için kullanacağız?
Geçmişte Ukrayna’daki çatışmadan etkilenen Ukraynalı çocukların bir kısmını özel gereksinimlilere kullanmak üzere 1500’e yakın çocuğu Türkiye’ye getirdik ve ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Gazze’de ailelerini kaybetmiş çocukların Türkiye’ye getirilmesi için benzer bir girişim başlattık.
Türkiye’nin yardım uçağını Gazze’ye gönderirken bazı Batı ülkelerinin bölgeye uçak gemileri göndermesi, küresel vicdan tarafından kaydediliyor. Buna rağmen umudu küresel düzeyde canlı tutmak için sebeplerimiz var. İsrail aleyhine Batı başkentlerinde büyük gösteriler düzenleniyor. Bu gösteriler, küresel vicdanın sesidir ve susturulamaz.
Her vicdan sahibi insan için, suç işlememiş masum bir insanın hayatını kaybetmesi, bir bebeğin gözyaşı, bir çocuğun “Yaşamak istiyorum” haykırışı kırmızı çizgi olmalıdır. Uluslararası topluma sormamız gereken şu: İnsanlığın kırmızı çizgisi nerede?
15 Kasım’da İstanbul’da düzenlenen zirveyi işe dönüştürme niyetindeyiz. First Lady’lerle yaptığımız ateşkes ve insani yardım çağrısını bir kez daha yineliyorum.