Sağlık Bakanlığı, dünya genelinde ve ülkemizde en yaygın meme kanseri olarak bilinen ve aynı zamanda en ölümcül olan hastalığın meme dokusundaki hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucunda ortaya çıktığını belirtti. Erken evrelerde tespit edilen meme kanserlerinin tedavi süreçleri çok daha başarılı olmakta ve yaşam kalitesi önemli ölçüde artmaktadır. Meme kanseri, klinik bulgular henüz ortaya çıkmadan önce erken evrede tespit edilerek kadınlarda meme kanserine bağlı ölüm oranını azaltmayı mümkün kılmaktadır.
Meme kanserinde değiştirilebilecek risk faktörleri arasında hareketsiz bir yaşam tarzı, kilolu veya obez olmak (özellikle menopoz sonrası 5 kilodan fazla kilo alımı), sigara içme, doğum yapmamış olma, 35 yaşından sonra annelik, bebek emzirmeme, menopoz sonrası uzun süreli hormon ilacı kullanımı ve alkol tüketimi bulunmaktadır. Değiştirilemeyen risk faktörleri arasında ise sadece kadın olmak bulunmaktadır çünkü kadınlarda erkeklere göre meme kanseri 100 kat daha yaygın görülmektedir. Yaş ilerledikçe meme kanseri riski de artmaktadır. Belirli genlere sahip olmak (BRCA1, BRCA2), erken adet görme, geç menopoza girme de risk faktörleri arasındadır.
Türkiye’de 40-69 yaş arasındaki kadınlara, herhangi bir belirti olmadan mamografi ile tarama yapılması önerilmektedir. Meme kanserinin en yaygın belirtisi, ağrısız bir şekilde zamanla büyüyen bir yumru (kitlenin) hissedilmesi veya ele gelmesidir. Diğer belirtiler arasında meme veya meme ucu şişmesi, meme veya meme ucu ağrısı, meme derisinde kaşıntı ve yanma, meme ucunda çekilmeler, memede portakal kabuğu görünümü, meme derisinde tahriş, tek taraflı meme ucunda akıntı (özellikle kanlı akıntı), memenin bir kısmında veya tamamında şişlik, memede şekil değişiklikleri, meme veya meme ucunda kızarıklık, kabuklaşma ve kalınlaşma, koltuk altında kitle bulunmaktadır.
Dünya Sağlık Teşkilatı’na göre meme kanseri, tüm yeni tanı konulan kanserlerin yüzde 11.7’sini oluşturarak birinci sıraya yükselmiştir. Akciğer kanseri yüzde 11.4 ile ikinci sıklıkta, kalın bağırsak kanseri yüzde 10 ile üçüncü sıklıkta, prostat kanseri yüzde 7.3 ile dördüncü sıklıkta ve mide kanseri yüzde 5.6 ile beşinci sıklıkta yer almaktadır.
Uzman Dr. Hakan Özkul, Türkiye’de her 18 bin kadından birinin meme kanserine yakalandığını söyleyerek şunları belirtti: “Meme kanserinde kalıtımsal faktörler sadece yüzde 10’unu oluştururken, genetik dışı etkenler yüzde 90’ını oluşturmaktadır. Beslenme, meme kanserinden korunmada oldukça önemlidir. Bu nedenle antioksidan özelliklere sahip besinleri bolca tüketmek önemlidir. Bu besinler arasında sebzeler başta gelmektedir. Meme kanserinden korunmak için bol miktarda sebze ve meyve tüketmek önemlidir. Ancak şeker içeriği nedeniyle meyveler sınırlı miktarlarda tüketilmelidir. Yeşil yapraklı sebzeler, kereviz, brokoli, ananas, zencefil, zerdeçal, sarımsak, yeşil çay, domates ve zeytinyağı gibi omega 3 içeren gıdalar, enflamasyonu azaltarak kanser riskini azaltan önemli besinlerdir. Ayrıca A, C ve Omega 3 vitaminlerinin alımı da oldukça önemlidir. Bol miktarda balık tüketimi de gereklidir. Lif alımı da koruyucu bir faktördür.”