Gizem Gümüşkaya, beşiktaş Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Fakültesi’nde eğitimine devam etti. Üniversiteyi bitirdikten sonra, ABD’deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) mimarlık yüksek lisansı için burs kazandı. Yüksek lisans eğitimi sırasında sentetik biyolojiye ilgi duydu ve çift dal olarak devam etti. Sonunda doktorasını tamamladı. Gizem, MIT laboratuvarında mimarlık ve biyoloji bilgisini birleştirerek insan DNA’sından canlı robotlar üretti. “Anthrobot” adını verdiği bilimsel çalışması Advanced Science adlı bilim dergisinde yayımlandı ve patent başvurusu kabul edildi. Gizem, bu başarıya ulaşma hikayesini ve tıp alanında gelecek odaklı çalışmalarını Hürriyet gazetesine anlattı. “Tasarım alanından geliyorum, bu yüzden sentetik biyoloji alanında yeni dokular ve önceden var olmayan yapılar üretmek istedim” diyor. Hücrelerin morfogenetik koduyla oynamak ve kendi kendini inşa edebilen yapılar oluşturmak fikri gerçekleştirmek için 8 yılını aldı. “Anthrobot”lar, tek bir insan hücresinden sentetik olarak inşa edilebilen ilk robotlardır. Bu robot profilleri daha önce hiç yapılmamıştır. İki yıl süren yoğun deneylerin ardından insan hücrelerinden, embriyolar kullanmadan kendini inşa eden sentetik yapıların nasıl üretilebileceğini keşfetti ve icadının patent başvurusunu yaptı. Bu yeni bir mimari türdür, ancak DNA’sı tamamen insan DNA’sıdır. Farklı cinsiyet ve yaşlardan 25 hastanın DNA’sını kullandı. Her hastanın hücresinden üretilebilir, yani herkesin kendi şifası vardır. “Anthrobot”lar tamamen bizim DNA’mızdan üretilir. Bu yapının sentetik olmasının avantajı, ileride farklı hastalıklar için farklı şekillerde programlanabilmesidir. Gizem’in gelecekteki hedeflerinden biri profesör olup Türkiye’deki mimarlık fakültelerinde ‘Sentetik Biyoloji’ kürsülerini ve biyotasarım laboratuvarlarını kurmaktır. Gizem Gümüşkaya, zedelenmiş sinir dokularının tedavisi üzerinde yoğunlaştıklarını ve deneylerinde bu robotların 3 gün içinde zedelenmiş bir sinir dokusunu onarabileceğini kanıtladıklarını söyledi. Daha kompleks sinir dokusu hastalıkları modellerine geçmeyi hedeflediklerini belirtti. Bu robotların laboratuvar ortamında tedavi amacıyla kullanılabilmesi için yapılan bu testler bir sonraki adımdır.