İstanbul’da Deprem Riski: Önlemler Alınmalı!

Prof. Dr. Zeki Hasgür’den kritik uyarılar: Bursa'da herhangi bir deprem olursa İstanbul tetikte olmalı

1999 MARMARA DEPREMİNİN ARDINDAN 22 YIL: TÜRKİYE’DE DEPREM GERÇEĞİ

17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan Marmara Depremi’nin üzerinden 22 yıl geçti. Bu felaketin yankıları hala devam ederken, Türkiye’nin deprem gerçeği bir kez daha gündeme geliyor. 1150 kilometrelik Kuzey Anadolu Dönüşüm Fayı, ülkemizin Kuzey-Batısı’nda, İstanbul’un 90 kilometre uzağında, İzmit yakınlarında meydana gelen Mw=7.4 büyüklüğündeki deprem, İstanbul dahil geniş bir alana yayıldı. Depremde 17 bin 200’den fazla can kaybı ve 20 milyar dolar üzerinde ekonomik kayıp meydana geldi.

Can kaybı ve yaralanmaların büyük çoğunluğunun, Kocaeli, Sakarya ve Yalova illerinde yaşandığı depremde, fay hattının ucundaki İstanbul’un Avrupa yakasında binlerce can kaybı yaşanırken, toplu yıkımların önüne geçildi. Altınbaş Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Hasgür, 17 Ağustos’un yıl dönümünde yapılan uyarılara dikkat çekerek, “1999 sonrası İstanbul’da güçlendirilmiş yapı sayısı alt düzeylerde kaldı” dedi.

Hasgür, “Rantın yoğun olduğu bölgelerde yapılar yıkıldı ve yerlerine yeni apartmanlar inşa edildi. Orta hasarlı yapılar güçlendirilebilirdi ancak bu konuda yeterli adım atılmadı. İstanbul’da güçlendirilmiş yapı sayısının oldukça az olduğunu gözlemliyoruz” açıklamasını yaptı.

Prof. Dr. Hasgür ayrıca, “İstanbul’un deprem riskine karşı hazırlıklı olması gerektiğini ve orta hasarlı yapıların güçlendirilmesinin önemine vurgu yaparak, yapı stokunun deprem riski altında olduğuna dikkat çekti. Bu süreçte toplu yıkımların önlenebilmesi için yapı güvenliğine daha fazla önem verilmesi gerektiğini belirtti.

Deprem riski değerlendirilirken tarihsel verilerin ve olasılık teorilerinin dikkate alınması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Hasgür, “İstanbul’un 1894’ten beri deprem bekleyen bir bölge olduğunu ve Kuzey Anadolu Fayı’nın her an büyük bir depreme yol açabileceğini göz önünde bulundurmalıyız” dedi.

Aynı zamanda tsunami riskine de dikkat çeken Prof. Dr. Hasgür, “Özellikle dolgu alanları ve yumuşak zeminlerdeki yapıların deprem etkisini daha fazla hissedeceğini ve olası bir tsunami durumunda risklerin artabileceğini belirtti. Bireysel ve kurumsal olarak deprem hazırlıklarının yapılması ve yapı denetimlerinin sıkı bir şekilde uygulanması gerektiğini vurguladı.