İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri Marmara Denizi’nde Müsilaj Araştırması Başlattı
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan araştırma grubu, Marmara Denizi’nin dip yüzeyindeki canlıların durumunu belirlemek ve dipteki çölleşmeyi gözlemleyerek örnekler almak amacıyla araştırma başlattı. Fakülteye ait ‘R/V YUNUS-S’ araştırma gemisiyle inceleme seferine çıkan araştırma grubu, deniz yüzeyine kamera indirip gözlem yaptı. Tekirdağ’ın Marmaraereğlisi ilçesi açıklarında yapılan çalışmada, su altı kamerasıyla 22 metre derinlikte dip yüzeyinde benzeri bir görüntüyle karşılaşan öğretim üyeleri, yaklaşık 300 metre derinlikte karşılaşmayı bekledikleri görüntüyle karşılaşınca şaşırdı. Kamerayı daha da derine indirmeyi deneyerek çeşitli örnekler toplayan grup üyeleri, 22 metre derinlikte karşılaştıkları tabakanın yaklaşık 10 metre kalınlığında bir müsilaj tabakası olduğunu belirledi.
Geçen hafta bilim insanlarından oluşan başka bir grubun İzmit Körfezi’nde, Gebze ilçesi Eskihisar bölgesinde yaptığı çalışmalarda da denizin 10-15 metre derinliklerinde kümelenmiş halde müsilajlar tespit edildi. Dalgıç kamerasına da yansıyan görüntülerde müsilaj tehlikesinin devam ettiği görüldü.
İÜ Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, yaptığı açıklamada, “Marmara Denizi’nde 2021 yılında bir müsilaj oluşmuştu. Müsilajı, ‘ekolojik felaket’ olarak isimlendirdik. Müsilaj dediğimiz olay yaklaşık 6 ay kadar sürdü. Müsilaj dünyanın pek çok yerinde, sorunlu bölgelerde gözleniyor. Ama bu kadar uzun sürmesi Marmara Denizi’nin ne kadar çok baskı altında olduğunu ve sorunlar yaşadığını bize gösterdi. Müsilajla birlikte balık stoklarında bir zarar olacak. Etrafında zaten çok yoğun bir nüfusun olduğu şehirler yaşıyor. Müsilajı incelediğimiz örneklerde, bir müsilaj tabakasının içinden geçtiğimizi fark ettik” dedi.
Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül ise halen müsilajın var olduğunu belirterek, “Marmara Denizi’nin herhangi bir yerinde oluşmuş olan müsilajın yine herhangi bir yerinde görünmesi, birikim göstermesi mümkün olabilir. Bütün Marmara Denizi’ni kapsayacak şekilde tedbirlerin alınması, sürdürülmesi gerekir” dedi.
Prof. Dr. Ergül ayrıca “Marmara Denizi’nin özel çevre koruma bölgesi ilan edilmesi çok isabetli kararlardı ancak yeterli olmadığını görüyoruz. Bu konuda da uzun vadeli tedbirler alınması, nüfusun ülke genelinde yeniden yapılanmasıyla ilgili çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül, “Marmara Denizi’nin önemli özelliklerinden bir tanesi de tek bir ülkenin sınırları içerisinde yer alan dünyadaki tek deniz olması. Kıymetini bilmemiz lazım ve varlığını sürdürmesi için de ülke olarak elimizden geleni yapmamız lazım. Müsilajla mücadelede yapılan modelleme çalışmaları beklendiği kadar etkili olmuyor. Bu sorunun kökeninde ise nüfusun fazla olması ve evsel atık suların artarak devam etmesi yatıyor” dedi.