Türkiye’nin F-35 zararını azaltma çabalarından bahseden Fidan, a Haber’e yaptığı açıklamalarda şunları belirtti: “Kongre tarafından belirli hassasiyetler ve şartlar vardı. İsveç’in üyeliğine karşılık bir anlaşma yapıldı ve 26 Ocak tarihine gönderildi. Gönderildikten sonra iki haftalık bir bekleme süresi var. Bu sürenin ardından anlaşma yürürlüğe girecek. Şu anda önümüzdeki cumartesi, bu bekleme sürecinin tamamlanacağına inanıyorum.

F-35’ler konusunda Türkiye, maddi kaybının yanı sıra, ortaya koyduğu yetenekle de zarar görmektedir. Şu anda bu zararı azaltmak için çalışmalarımız devam etmektedir. F-35 sistemi hakkında askerlerimizin uzmanlıkla konuşması gereken bir konu olsa da genel strateji olarak söylemek gerekirse; bu bir yetenektir. Eğer bu yetenek, diğer yeteneklerimizi kaybetmeden ek olarak elde edilebilecek bir yetenekse neden olmasın? Ancak bu yetenek elde etmek için diğer yeteneklerimizden vazgeçmemiz veya başka politikalara uymamız gibi bir şart varsa, o zaman alternatifleri araştırmaya devam edeceğiz.

Putın’ın ziyaretiyle ilgili olarak enerji başta olmak üzere doğalgaz ve Suriye’deki güvenlik konularının yanı sıra Türkiye’nin PKK-YPG konusundaki hassasiyetleri de bulunmaktadır. Rusya’nın etkisi altındaki Fırat’ın batısındaki bölgelerde, özellikle Münbiç ve Tel Rıfat’ta PKK’ya göz yumulmaması bizim için önemlidir. Aslında bu, bizim de endişelendiğimiz bir konudur ve her görüşmede sürekli olarak gündeme getiriyoruz. Birinci önceliğimiz PKK tehdidinin Fırat’ın doğusundan ve batısından hemen kaldırılmasıdır. Bu konuda Rusların tutumunu belirlemesi de önemlidir. Elbette Rusların Suriye’de bizden beklediği diğer konular da vardır. Daha önceki tahıl anlaşması belli bir mekanizma içinde işliyordu. Şimdi görülüyor ki farklı bir mekanizma ile de çözülebilme imkanı var. Şu anda bu imkanı somutlaştırmaya çalışıyoruz.”