Son yayımlanan harita, Türkiye’deki diri fay hattı sayısının 150’den 500’e yükseldiğini gösteriyor. Bu haritada, 45 il ve 110 ilçenin aktif fay hatları üzerinde bulunduğu belirlendi. Ancak MTA tarafından yayımlanan haritada, Karadeniz, Akdeniz, Ege Denizi ve Marmara Denizi’ndeki diri fay hatlarına yer verilmedi. Bu durumu eleştiren Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, denizlerde bulunan ve sahil bölgelerini tehdit eden fay hatlarının haritaya eklenmesi gerektiğini dile getirdi.
Prof. Dr. Bektaş, Karadeniz Bölgesi’nin dolgularla genişlediğine dikkat çekerek, denizde oluşacak bir depremin karada meydana gelen depremlerden daha fazla etkili olabileceğini vurguladı. Dolgu alanlarının depremi daha da büyüteceğini ve buna göre önlemler alınması gerektiğini belirtti. Bugünkü MTA haritasının sadece 6.6 büyüklüğündeki bir deprem için hazırlık yapılması gerektiğini gösterdiğini söyleyen Bektaş, ancak dolguların bu depremin 3-4 kat daha büyük olabileceğini ifade etti. Bu nedenle önlemler alınması gerektiği önemle vurguladı.
Bektaş, MTA’nın bugünkü diri fay haritasında Karadeniz fayının yer almadığını dile getirdi. Bu eksikliği tamamlamak için 2018 yılında yurtdışından, örneğin 2012 yılında Avrupa deprem haritasından bilgiler alındığını belirtti. Bektaş, MTA’nın denizdeki fay hatlarını da haritaya eklemesini ve bu şekilde Türkiye’nin gerçek deprem potansiyelini yansıtan bir harita oluşturmasını diledi. Örneğin, 2020 yılında İzmir’de meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremin, Ege Denizi içinde gerçekleştiğini ancak bu fayın yeni MTA haritasında yer almadığını belirtti. Aynı şekilde Trabzon’da meydana gelen ve 5.6 büyüklüğündeki depremin, Trabzon fayı üzerinde gerçekleştiğini ancak bu fayın haritada gözükmediğini dile getirdi. Dolayısıyla denizlerimizi ve sahil bölgelerimizi tehdit eden bu fay hatlarının mutlaka MTA diri fay haritasında yer alması gerektiğini söyledi. MTA’nın bugünkü aktif fay haritasının, Türkiye’nin gerçek veya toplam deprem potansiyelini tam olarak yansıtmadığı sonucuna vardı.