16 yaşındaki S.B., Ankara Mamak’ta bir kuaförde çalışmaktaydı. Dava dosyasına göre, S.B.’nin mental geriliği bulunmasına rağmen ifadelerine güvenilmesine dair bir doktor raporu vardı. Bir gün çalıştığı kuaförün yanındaki bakkala uyuşturucu madde talebinde bulunmak için gitti. Bakkalı işleten Recep T., para karşılığında bu maddeyi verebileceğini söyledi. Ancak S.B., parasının olmadığını belirterek ayrılmak istedi. Bu sırada Recep T., ilişkiye girmeleri halinde uyuşturucuyu verebileceğini teklif etti. Mağdur çocuğun kabul etmesi üzerine Recep T., ona yönelik istismarda bulundu. S.B., yaşadıklarını öğretmeniyle paylaştı ve doktora randevu alındı. Doktorun polise bildirmesi üzerine Recep T., ‘reşit olmayanla cinsel ilişki’ suçundan dava açıldı. Ancak sanık suçlamaları reddederek mağdurenin neden şikayetçi olduğunu bilmediğini iddia etti. Mahkeme, 2014 yılında sanığa 6 ay hapis cezası verip bunu para cezasına çevirdi, ancak karar temyiz edildi ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi, delil eksikliği sebebiyle kararı bozdu. Dosya tekrar yerel mahkemeye geldi ve mahkeme, Yargıtay’ın kararına uyarak sanığın beraatine karar verdi. Ankara Cumhuriyet Savcısı ise kararı temyiz etti ve mağdur çocuğun anlatımlarının dikkate alınmadığını belirtti. Yargıtay’ın tutum değişikliği eleştirilerek, mağdur çocuğun anlatımının maddi delillerle desteklenmesi gerektiği vurgulandı. Ancak son temyiz incelemesinde Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sanığın beraatine hükmetti ve gerekçe olarak üzerine yeterli delil bulunmamasını ve sanığın savunmasına itibar edilmesini gösterdi.