Çanakkale’deki Yangında Canla Başla Mücadele
Çanakkale’ye gece yarısı vardığımda şehirde büyük bir hareketlilik vardı. Çevre illerden gelen itfaiye araçları caddelerden geçerken, yardım için gelen vatandaşlar nereye gidebileceklerini sormaktaydı. Çanakkaleliler, içme suyu taşıyarak yangın söndürme ekiplerine destek oluyor, ekipler ise bu yardımları ihtiyaçları olmasa bile kabul etmekteydi. Gözlerimi yukarı kaldırdığımda, gece karanlığı içinde yangını söndürmek için çalışabilen helikopterlerin sesleri ve ışıkları arasında birer anlık gözüküp kayboluyordu. Yangının çıkış noktası olan Damyeri Mevkii, Çanakkale’nin merkezine birkaç kilometre uzaklıkta olduğu için alevler, şehrin güneyindeki mahallelerden görülebiliyordu. Çanakkale ile Çan arasındaki orman yolu, tamamen trafiğe kapatılmıştı. Halk ise yangınla birlikte mücadele ediyordu.
Atikhisar Barajı’nın yakınındaki Belen köyüne doğru yola çıktığımda, yol boyunca alevlerin arasından geçerek köye ulaştım. Hasta, yaşlı, kadın ve çocuklar tahliye edilmiş, gençler ise itfaiye ekiplerine yardım etmek amacıyla köyde kalmıştı. Maalesef bazı evler ve ahırlar yanmış, kaçamayan hayvanlar telef olmuştu. İtfaiye ekipleri cesurca mücadele etmeye çalışırken, helikopterden gelecek yardımı beklemekteydiler. Jandarma hem köyün girişinde nöbet tutuyor hem de hayvanları kurtarmak için çaba sarfediyordu. Koordinatörsüz bir şekilde, asker, itfaiyeci, ormancı ve köylüler uyum içinde hareket ediyordu. Bu mücadele, Çanakkale ruhunu yansıtan bir şekilde sabahın ilk saatlerine kadar sürdü. Gün ağardığında, köydeki manzarayı görünce şaşırdım. Neredeyse savaş alanını andırıyordu. Her yerden dumanlar yükseliyordu. Gece boyu alevlerle savaşan kişiler yorgun düşmüş, alevler köyü terk edince her biri köşelerde oturup dinlenmeye başlamıştı. Köylüler, yanmış evleri ve telef olan hayvanlarını görünce gözyaşı döktü.
Belen köyünden ayrılarak Çanakkale’nin merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Yağcılar köyüne geçtim. Köyün girişinde jandarmalar nöbet tutuyor ve kimseyi içeri almıyorlardı. Gazeteci olduğumu belirtince geçişime izin verdiler. Köylülerin kışın yem olarak istiflediği tüm saman balyaları yanmış ve yangın köyün tümünde yayılmıştı. Neredeyse yarısı kül olmuş olan köyde panik hakimdi. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı ekipler, arazözlerle arazide ilerleyerek alevlere müdahale etmekteydiler. Gençler, alevlerin başka evlere sıçramaması için çatılardan su sıkıyor ya da kovalarla su taşıyordu. Herkes, köydeki diğer kişilerin sağlık durumunu endişeyle sormaktaydı. Yol kenarında devrilmiş ve yanmış bir motosiklet gördüm. Motosikletin sahibinin durumunu sormak için geri döndüğümde, sağlıklı olduğunu ve yangın söndürme çalışmalarına katıldığını öğrendim.
Alevlerin merkez noktası olan Damyeri köyüne gittim. Yangının ilk başladığı yerin bu köyün yakınlarında olduğu söyleniyordu. Köylüler evlerini ve hayvanlarını kurtarmak için koşturuyor, itfaiye ekipleri ise köyün tamamını yakmamak için mücadele ediyordu. Bazı evler, ahırlar ve garajlar yok olmuştu. Köylüler, suların kesik olmasından dolayı belediye ekiplerine tepki gösteriyordu.
Çanakkale’de başlayan yangına karşı insanlar seferber olmuş durumda. İl Jandarma Komutan Yardımcısı Jandarma Albay Kâmil Türkdönmez, alevlerin tehdit ettiği bir ağıla girerek tüm hayvanları yangından kurtardı. Bu anlar cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntülerde, Albay Türkdönmez’in bölgeye intikal edip yangın tehlikesi altındaki hayvanları uzaklaştırmaya çalıştığı anlar yer aldı. Kâmil Albay, onlarca keçi ve koyunu yanmaktan kurtardı.
Orman yangınıyla mücadele eden bir ekip, rüzgarın yön değişmesiyle alevlerin arasında kalmıştı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ekip üyelerinin sağlık durumunun iyi olduğunu duyurarak, sosyal medya hesabından “Bazı kahramanlar iyi ki varlar… Şiddetli rüzgarın ani yön değişimi sonucunda alevlerin arasında kalan ekibimizin sağlık durumu iyi. Alevlerin yanı sıra şiddetli rüzgarla da mücadele eden ekiplere kolaylıklar diliyorum. Ayağınıza taş değmesin” ifadelerini paylaştı.