Kutsal kitaplara yönelik saldırıların G20 bildirgesinde kınandığını görmek, son derece doğru bir adım olarak değerlendiriyorum. Küresel büyüme, finans koşullarındaki daralma, jeopolitik gerilimler, uluslararası ticarette artan korumacı eğilimler, iklim değişikliği ve çevre sorunları gibi bir dizi faktörün etkisiyle dünya yavaşlamaya başlamış durumda. Kalkınmanın önemli bir unsuru da toplumun tüm bireylerini bu mücadeleye dahil etmektir. Bu nedenle, 2015 dönem başkanlığımız sırasında “Kadın20 grubu”nun oluşturulmasına liderlik ettik ve bu adımı Antalya’da gerçekleştirilen Kadın Güçlendirme Çalışma Grubu ile daha da güçlendirdik. Yeni Delhi zirvesinden bu yana G20 ülkeleri olarak karşılaştığımız zorluklara sürekli yeni zorluklar ekleniyor.
İşgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan trajedi artık insanlığın tahammül sınırlarını aşmış durumda. Dünya Çocuk Hakları Günü olan 20 Kasım’da, maalesef 7 binden fazla masum Filistinli çocuk bu günü göremedi. İsrail yönetimi, bu çocukların ve 14 bin sivilin en temel hakkı olan yaşama hakkını ellerinden aldı. Filistinlileri kendi topraklarından sürgün etti. Ölümden kaçarak sığındıkları hastaneleri, okulları, kampları, ibadethaneleri ve kiliseleri acımasızca bombaladı. Hatta daha önce sürekli inkar ettikleri nükleer bomba kullanma tehdidinde bulunacak kadar kontrolden çıktılar.
Bu yaşananların hiçbiri kendini savunma hakkıyla açıklanamaz ve açıkça savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlenmektedir. Bu suçları işleyenler, uluslararası hukuk önünde hesap vermelidir. Biz sivil eylemleri hiçbir şekilde mazur ve meşru görmediğimizi vurguluyoruz. İsrailli, Filistinli, Yahudi, Müslüman veya Hristiyan ayrımı yapmadan, tüm liderleri sivil ölümlerine karşı aynı tepkiyi vermeye çağırıyorum. 4 günlük insani ateşkesin ilan edilmesi ve sınırlı sayıda da olsa rehine ve tutukluların takası konusunda mutabakata varılması olumlu bir gelişmedir. Bu adımın önceliğimiz olan kalıcı bir ateşkesin ve barışın hızla sağlanmasına vesile olmasını umut ediyorum.
Son olaylarla birlikte, başkenti Doğu Kudüs olan ve 1967 sınırları temelinde kurulacak bağımsız bir Filistin devletinin önemi bir kez daha ortaya çıktı. İki devletli çözümün tesis edilmesi için inisiyatif almanızı istiyorum. Türkiye olarak, yeni güvenlik yapılandırmasında garantörlük dahil olmak üzere diğer ülkelerle birlikte sorumluluk üstlenmeye hazırız. Bölgeye yönelik insani yardımlarımızı da devam ettiriyoruz. Bugüne kadar Mısırlı kardeşlerimizle işbirliği halinde El Ariş’e 11 uçak ve 1 sivil gemiyle dolu 666 bin ton yardım malzemesi gönderdik. Kanser hastaları, diğer hastalar ve çocuklar başta olmak üzere ihtiyaç sahiplerinin tedavilerini devam ettirmelerine yardımcı oluyoruz. Siz dostları, insani ve tıbbi yardımların kesintisiz olarak sağlanması ve Gazze’ye ulaştırılması konusunda gereken adımları atmaya davet ediyorum. 1 Aralık itibarıyla G20 dönem başkanlığını devralacak Brezilya’ya şimdiden başarılar diliyorum.