6 Şubat depreminin ardından Hatay büyük bir yıkım yaşadı. Yaklaşık 1 yıl geçti ve kent hala bu yıkımın izlerini silmeye çalışıyor. Hasarlı binaların yıkılması ve enkazın kaldırılması çalışmaları sürerken, kalıcı konut yapımına yönelik çalışmalara da devam ediliyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Emlak Konut ve TOKİ’nin işbirliğiyle yapılan kalıcı konutlar, Hatay’ın farklı noktalarında dev paravanlarla çevrilmiş durumda. Bunun yanı sıra, Hatay’ın sembol sayılan tarihi camileri, kiliseleri ve diğer tarihi eserlerin restorasyon çalışmaları da devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yerleştirilen paravanlar, eserlerin orijinaline uygun şekilde restore edildiğini gösteriyor.
Yıkıcı depreme rağmen, şehirde hareketlenme dikkat çekiyor. Bazı noktalarda trafik yoğunluğu gözlemleniyor. Bazı esnaf ve büyük markalar dükkânlarını konteynerler aracılığıyla yeniden açmış durumda. Hataylılar, deprem sonrasında ayrılan bazı insanların geri döndüğünü ve işyerlerini açtıklarını belirterek mutluluklarını ifade ediyorlar.
Yıkımın ardından, yıkılan binaların izlerinin silinmesiyle birlikte şehrin tanınması güçleşmiş durumda. Hataylılar, şehri yabancı bir yer gibi hissettiklerini ve tanıdık binaların olmamasıyla acı bir şekilde karşılaştıklarını belirtiyorlar.
Depremzedelerin büyük bir bölümü konteyner kentlerde yaşıyor. Ancak konteynerlerde yaşanan su sızıntıları ve ısınma sorunları en sık dile getirilen problemler arasında yer alıyor. Buna rağmen depremzedeler, yaşadıkları acılara rağmen konteynerlerini güzelleştirmeye çalışarak hayatta tutunmaya devam ediyor. Depremde ailesinden çok sayıda kayıp veren Reşit Karaman, konteyner kentte eşiyle birlikte yaşadıklarını anlatıyor. Karaman, çocuklarından kalan resimlere bakarak acısını hafifletmeye çalıştıklarını söylüyor.
Sezgin Batman ise depremde 15 yakınını kaybetmiş olmasına rağmen şehirden hiç ayrılmadığını belirtiyor. Birçok kişinin dönüp mücadelelerini sürdürmek adına geri döndüğünü ifade ediyor.
Adıyaman, depremden en çok etkilenen illerden biri oldu. Binlerce insan hayatını kaybederken, binlerce bina kullanılamaz hale geldi. Bir yıl sonra Adıyaman’a geri döndüğümüzde, şehrin hala bir inşaat alanına döndüğünü gözlemledik.
Adıyaman’da yaşam, yıkım çalışmalarına katılan iş makineleri, konteyner dükkânların ve boşaltılan arazilerin arasında devam ediyor. Kent merkezi artık sadece bir yolun geçtiği yer olarak kalmış durumda. Yaklaşık 118 bin kişi konteynerlerde ve çadırlarda yaşamını sürdürüyor. Şehri ikiye bölen ana caddede yerleşim dönüşümü çalışmaları yapılıyor. Şehirde sadece 2-3 pastane ve bir alışveriş merkezi sosyal hareketliliği sağlıyor. Deprem konutları ise şehirden uzak tepelerde, şehir manzarasıyla birlikte yükseliyor. Toplamda 82 bin 203 bağımsız bölüm inşa edilmek için çalışmalar devam ediyor.
Herkesle sohbet ettiğimizde, kayıplar yaşayan birçok kişiye rastladık. Gözlerinde hüzün vardı. Barınma sorunu en büyük öncelik olarak ön plana çıkıyor.
Adıyaman’da yaşayan Akyüz ailesi, deprem sırasında kendilerini kurtarmak için binadan küçük bir delikten geçtiklerini belirtiyor. Konteynerlerde yaşadıklarını ve bu küçük alanda nasıl huzur bulduklarını anlatırken, ailenin yaşadığı konteynerde 6-7 metrekarelik bir salon ve temel eşyaların olduğunu ifade ediyorlar. Diğer konteynerlerde de benzer hikayelerle karşılaşıyoruz. Duygu Küçük, depremden sonra büyük evlerini kaybettiklerini ama 20 metrekarelik bir alanda hayatın mümkün olduğunu dile getiriyor. Yeter ki huzur ve güven hissedilsin diyor.
Sonuç olarak, Hatay ve Adıyaman’daki depremzedeler, büyük acılar yaşamalarına rağmen hayata tutunmaya çalışıyorlar. Şehirlerdeki yıkımın izleri hala silinmese de insanlar mücadeleye devam ediyorlar.