Atatürk Üniversitesi Kriz Yönetim Merkezi Koordinatörlüğü, Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıl dönümü nedeniyle “6 Şubat Depremlerinde Atatürk Üniversitesi” konulu bir çalıştay düzenledi. Çalıştaya başkanlık yapan Kriz Yönetim Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. Ayhan Doğan ve Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özer, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Özer, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin, 1939’daki Erzincan depreminden sonra ülkemizde meydana gelen en büyük depremler olduğunu aktardı. Ayrıca, bu tür depremlerin okyanus ortası sırtlarında farklı tektonik bölgelerde de gerçekleşebileceğini belirtti.
Doç. Dr. Özer, “Kahramanmaraş Elbistan ve Pazarcık depremleri, kıta sahanlığında meydana gelebilecek en büyük depremlerdir. Ülkemizde bugüne kadar 7.9 büyüklüğündeki 1939 Erzincan depreminden sonra ikinci büyük deprem olarak kaydedilmiştir. Bu tür deprem bölgelerini aslında dünyanın farklı yerlerinde bekleyebiliriz. Örneğin okyanus ortası sırtları, batma zonları ve farklı tectonic alanlar gibi. Fakat kıta sahanlığı içerisinde, bu büyüklükte ve hacimde bir deprem pek beklenen bir durum değildi. Bu depremleri tahmin edebileceğimiz Doğu Anadolu Fay Zonu’ndaki sismik boşluk alanlarında bekliyorduk. Kahramanmaraş depremi de zaten bu sismik boşluk üzerinde gerçekleşti. Ancak bu hacimde bir deprem beklemiyorduk. Ardından yaşanan 7.6 büyüklüğündeki deprem de aslında beklenen bir durum değildi. Genellikle büyük bir ana şokun ardından daha küçük artçı şoklar bekleriz. Ancak bu durumda, başka bir fay üzerinde 7.6 büyüklüğünde büyük ve yıkıcı bir ikincil deprem meydana geldi.” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Özer ayrıca, AFAD’ın yıllık olarak ülke genelinde 25 bin deprem rapor ettiğini ancak Kahramanmaraş depremlerinden sonra sadece bir yıl içerisinde bölgede 50 binden fazla depremin yaşandığını belirtti. Özellikle son 120 yılda bölgedeki deprem aktivitelerini takip ettiklerinde, Kahramanmaraş ve çevresinde sadece 4’ten büyük 400 kadar depremin kaydedildiğini ifade etti. Fakat son bir yılda meydana gelen depremler, yaklaşık 400 kilometrelik bir yer kabuğunda kırılmaların meydana geldiği Doğu Anadolu Fay Zonu’nda 200 kilometrelik bir kırılmayı oluşturduğunu belirtti. Artçı şokların bu hacimde bir depremden sonra bir süre daha devam etmesinin beklendiğini aktardı.
Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Kılıç, deprem bölgesinde yapılan hasar tespit çalışmaları ve bilirkişi olarak yaptıkları görevler hakkında bilgi verdi. Kılıç, incelemeleri sırasında kolonlardan tencere çıktığını gözlemlediklerini ve bölgede yapılan hataların çok fazla olduğunu belirtti. Etiketlere uygun olmayan inşaat malzemelerinin kullanıldığını ve gerekli kurallara uyulmadığını ifade etti. Ayrıca, yapı stokunun eski olduğunu ve bu yapıların kentsel dönüşümle yenilenmesi gerektiğini vurguladı.
Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Zülküf Kaya ise hastane olarak yürütülen sağlık çalışmalarını ve hekimlerin görev aldıkları bölgelerdeki deneyimlerini paylaştı. Kaya, acil durumlarda sağlık çalışanlarına verilecek yoğun eğitimin önemine dikkat çekti.
Kaynak: DHA