Sümerler Mahallesi’ndeki Belediye Kooperatif Evleri’nde yaşanan deprem sonucu A3 Blok tamamen yıkılırken, A1 Blok da ağır hasar alarak yan yattı. Ancak A2 Blok, karbon fiber yöntemi sayesinde mucizevi bir şekilde dimdik ayakta kalmayı başardı. Binada yaşayan 60 kişi, depremden hiçbir zarar görmeden kurtuldu. Bu mucizenin arkasındaki başarıyı ise 0.1 milimlik karbon lifli polimerlerle yapılan bina güçlendirme yöntemi olan “karbon fiber” oluşturuyor.
Karbon fiber yöntemi 15 yıl önce ODTÜ’de yapılan bir “tez” çalışması olarak ortaya çıktı. Ancak bu yöntemi hayata geçirmek için yeterli maddi imkanlar bulunmuyordu. Neyse ki, fakültenin dekanı olan Prof. Dr. Güney Özcebe’nin devreye girmesiyle NATO ve TÜBİTAK’tan 50 bin Euro finansman desteği sağlandı. Karbon fiber malzeme, A2 Blok’taki dairelerin iç duvarlarına kısa bir süre içinde çaprazlama şekilde monte edildi. Bu yöntem uygulanırken apartman sakinleri evlerinden taşınmak zorunda kalmadı.
Türkiye, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin ardından karbon fiber yöntemi ile tanıştı. A2 Blok’tan çıkarken hiçbir yaralanma olmayan apartman sakinleri, bir teşekkür videosu çekerek “Hocalarımıza minnettarız. Ülkenin iyi inşaatçılara ve bilgili hocalara ihtiyacı var” dedi ve bilimin depremi alt edebileceğini vurguladılar. Bu nedenle, A2 Blok’un bilimsel bir sembol olarak ayakta kalması için anıt bir yapı haline getirilmesi için başvuruda bulundular.
Dünyada da benzer örnekler bulunmaktadır. Örneğin, Hiroşima’da atom bombasının patlamasının ardından Japonya’da yaşanan deprem ve tsunami sonucu ayakta kalan binalar sembol haline gelmiştir. Bu binalar, önemli dersler vererek yıkılmamışlardır. Aynı şekilde, A2 Blok da ülkemizde kentsel dönüşüm konuşulduğu bir dönemde teknolojinin, çalışmanın ve dürüstlüğün ne kadar önemli olduğunu temsil etmektedir. Ne yazık ki, A2 Blok “hasarlı” denilerek yıkılmıştır. Keşke, gerekli önlemler alınarak bir anıt haline getirilebilseydi.
Prof. Dr. Güney Özcebe, “Bu bölgedeki binaların tamamı yıkılıyor, bu durumu anlıyorum. Ancak A2 Blok, iç ve dış temizliği yapılıp duvarları güçlendirilerek çevresinde de önlemler alınıp depremin sembolü olarak anıt bina olarak kalabilirdi. Baktıkça, bilime olan inancımız ve bilime olan saygımız artardı. Maalesef, bu gerçekleşmedi. Buradan, bilime ne kadar gerektiği kadar değer vermediğimizi anlamak mümkün” şeklinde konuştu.
2011 yılında Japonya’daki 9 büyüklüğündeki depremin ardından oluşan tsunami, 70 bin ağacın bulunduğu ormanı yok etmişti. Ancak o ormanda kalan tek çam ağacı, anıt olarak koruma altına alındı ve zorluklara rağmen yaşatılmaya devam etti. Bu da deprem sonrasında bile mucizenin mümkün olduğunu göstermektedir.