Lübnan: Osmanlı Döneminin İzleri ve Tarihi Eserleri

Beyrut’a giden Meloni Osmanlı kışlasında ağırlandı

Lübnan, tarihi Osmanlı dönemine dayanan bir geçmişe sahip bir ülke olarak bugün İsrail’in saldırısı altında bulunuyor. Osmanlı idaresine Yavuz Sultan Selim’in 1516’daki Mısır seferi sonrasında girmiş ve 1918’deki Fransız işgaline kadar bu yönetim altında kalmıştır. Lübnan, etnik ve dini çeşitliliğiyle uzun süre zengin bir kültürel mozaiği korumuştur. Ancak 1850’lerden itibaren iç çatışmaların ve Avrupa devletlerinin müdahalesinin etkisiyle Beyrut’taki durum karmaşık bir hal almıştır. Osmanlı yönetimi, yönetimde değişiklikler yaparak Lübnan’a bir tür özerklik verme yoluna gitmiştir.

Osmanlı döneminde Lübnan, özellikle Beyrut, birçok Osmanlı eseriyle süslenmiştir. Bu eserlerden biri de ‘Kışla-i Hümayun’ veya ‘Büyük Saray’ olarak bilinen yapıdır. Birinci Dünya Savaşı sırasında bölgenin komutanı olan Cemal Paşa’nın Beyrut’ta kaldığı bu saray, 1913-1915 yılları arasında Beyrut Valiliği yapmış olan Bekir Sami (Kunduh) gibi önemli isimlere ev sahipliği yapmıştır. Lübnan’ın Fransızlar tarafından işgal edilmesinin ardından bu saray, önce cumhurbaşkanlığı sarayı olarak kullanılmış, daha sonra başbakanlık ve hükümet merkezi olarak hizmet vermiştir. Günümüzde ise Lübnan Başbakanı Necip Mikati, İtalya Başbakanı Meloni’yi burada ağırlamıştır. Saray artık ‘Saray el Kebir’ veya ‘The Grand Serail’ olarak anılmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli limanlarından biri olan Beyrut, Akdeniz’e açılan kapısı olarak bilinmekteydi. 1895’te demiryolu hattı ile bağlanınca önemi daha da artmış ve bölgenin ihraç malları buradan İstanbul ve Avrupa’ya ulaştırılmıştır. “Ortadoğu’nun Paris’i” olarak anılan Beyrut, o dönemlerde Akdeniz’in zengin liman şehri İzmir ile rekabet ediyor ve adeta “Ortadoğu’nun İzmir’i” olarak parlıyordu. Beyrut’un tarihine damgasını vuran Osmanlı eserlerinden biri olan Kışla-i Hümayun, 1853 yılında inşa edilmiş ve zamanla günümüzdeki halini almıştır. İstanbul’dan gönderilen valiler ve paşaların karargahı olarak kullanılan bu saray, Osmanlı mimarisinin izlerini taşımaktadır ve Beyrut’un kültürel dokusuna renk katmaktadır.