Milli Güvenlik Kurulu (MGK), BEŞTEPE’de gerçekleşen toplantı sonrasında oldukça önemli kararlar aldı. İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, terörle mücadeledeki müttefiklere hatırlatmalarda bulunuldu. PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı başarılı operasyonların yurt içinde ve yurt dışında azimle gerçekleştirildiği bilgisi paylaşıldı. Suriye halkının PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütüne karşı meşru direnişi, bu taşeron örgütün barış ve huzurun önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha kanıtladı. Bölgedeki terör örgütlerinin temizlenmesi kararlılıkla vurgulanırken, uluslararası hukuk ve insan haklarına saygı gösterme sorumluluğuyla hareket etmeyen aktörlere hatırlatmalarda bulunuldu.
MGK bildirisinde, Türkiye’nin Irak’a destek vermeye devam ettiği ve özellikle Kerkük’teki huzurun korunması ve terör örgütlerinin tamamen yok edilmesinin bölge politikasının bir parçası olduğu vurgulandı. Güney Kafkasya’da kalıcı barışın sağlanabilmesi için Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün ve diğer ülkelerin refahına katkı yapacak anlaşmaların önemine dikkat çekildi. Ukrayna’daki savaşın sonlandırılması ve Karadeniz Tahıl Girişimi’nin canlandırılması gibi konuların ele alındığı toplantıda, Türkiye’nin adil ve kalıcı bir barışın sağlanması için gayretlerini sürdüreceği belirtildi.
Bildiride Kosova’da yaşanan olaylar ve Balkanlar’daki genel durumun değerlendirildiği ifade edildi. Türkiye’nin, Kosova’da NATO misyonu üstlendiği ve barışın ve huzurun korunması için maksimum çaba göstereceği belirtildi. Ayrıca, Libya’daki dost ve kardeş halka sağlanan yardımın dengeli bir şekilde devam edeceği ve afet sonrası dayanışmanın sürdürülmesi ve ülkedeki birlik ve beraberliğin yeniden tesisinde katkı sağlanması için diğer aktörlerle iletişimin sürdürüleceği ifade edildi.
Diğer yandan, KKTC’de yol yapımı sırasında yaşanan olaylara ilişkin olarak BM Barış Gücü’nün çifte standartlı tutumu ve tarafsızlık yükümlülüğüne aykırı faaliyetlerine dikkat çekildi. Bu çerçevede, KKTC makamlarıyla yapılan bir yazılı mutabakatla BM Barış Gücü’nün faaliyetlerinin hukuki zemine oturtulması gerekliliği vurgulandı. Türkiye’nin, uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları çerçevesinde Kıbrıs Türklerinin güvenliğinin teminatı olmaya devam edeceği altı çizildi.