Öğrenci ve öğretmenlere destek sağlamak amacıyla bazı okullarda uygulanan ‘sınıf anneliği’ sistemi, bir öğrenci ile yaşanan tartışma sonucunda tekrar gündemde yerini aldı. Sosyal medyada milyonlarca kez izlenen bir videoya göre, öğrenci sınıf annesine yönelik “Sınıf annesi sanki dünyanın ağası, yok öyle bir şey” şeklinde sözler sarf etti. Videoya gelen tepkiler ise farklılık gösterdi. Bazıları öğrencinin tepkisini aşırı bulurken, bazıları ise sınıf anneliği uygulamasını eleştirdi ve videonun izinsiz yayımlanmasını kınadı.
Eğitim, pedagoji ve hukuk alanında uzmanlar, olayın farklı boyutlarını değerlendirdi. Prof. Dr. Memduh Sami Taner, sınıf anneliği kavramını gözden geçirerek öğrenci ve sınıf annesinin yaşadıklarını iki taraf açısından da değerlendirmemiz gerektiğini söyledi. Sınıf anneliği genellikle ilkokul düzeyinde çocukların okula uyum sürecinde gönüllü olarak yardımcı olan kişilerdir. Velilerle öğretmenler arasında organizasyonu sağlamak gibi önemli bir katkıları vardır. Ancak öğretmenin yetkisini sınıf annesine kaptırmaması gerektiğini belirtti. Söz konusu sınıf annesinin “ben sınıf annesiysem her şeyi bilmek zorundayım” şeklindeki ifadelerinin öğretmen gibi bir rol biçtiğini gösterdiğini söyledi. Burada öğretmenin de hatası olduğunu ve sınıf annesi, öğretmen ve öğrenciler arasındaki sınırların iyi belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Üniversitede öğretmenlik eğitimi alan öğrencilere, yetkilerini başkalarıyla paylaşmamaları gerektiğini öğrettiklerini sözlerine ekledi.
Öğrencide agresif bir tavır sergilendiğini belirten uzmanlar ise bu durumu göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade ettiler. Çocukların yakın çevrelerinde gördüklerini sınıfa taşıdığını, böyle bir tavır sergileyen bir çocuğun yanlışını anlaması ve kötü bir örnek olmaması için uygun bir ceza uygulanması gerektiğini vurguladılar. Çocuğun üzülse de zamanla tepkilerinin normale dönebileceğini belirttiler.
Prof. Dr. Ali Evren Tufan, sınıf anneliği kavramının yasal bir rol olmadığını ve bu görevi üstlenenlerin genellikle pedagojik formasyon ve çocuk iletişimi üzerine eğitim almamış kişiler olduğunu ifade etti. Otoritenin sınıfta sadece öğretmende ve eğitim uzmanlarında olması gerektiğini belirtti. Bazı sınıf annelerinin kendilerini öğretmen yerine koyabildiğini ve çocukların bu durumdan dolayı kafa karışıklığı yaşayabildiğini söyledi. Sınıf annelerinin neleri yapabileceklerinin ya da yapamayacaklarının net olarak belirlenmesi durumunda “ben sınıf annesiysem her şeyi bilmek zorundayım” tarzındaki ifadelerin ortaya çıkmayacağını ifade etti. Çocuğun karşısında kimin olduğunu tam olarak anlayamadığı bir yetişkinin bulunması durumunda karışıklığın etkileşime de yansıdığını belirtti. Okullarda personel sayısının artırılması, sınıflardaki yoğunluğun azaltılması ve öğretmen-öğrenci-veli iletişiminin doğrudan devam etmesi gerektiğini dile getirdi.
Kişisel verilerin paylaşılmasının bir suç olduğunu belirten Av. Şahin Antakyalıoğlu, videoyu paylaşan kişinin ve hakaret içerikli yorum yapanların da suç işlediğini ifade etti. Bu konuyla ilgili olarak gerekli tedbirlerin alınması ve videoya erişim engelinin getirilmesi için CİMER’e başvuruda bulunduğunu belirtti.
Sosyal medya kullanıcıları ise farklı görüşlerini dile getirdiler. Kimi insanlar sınıf annesinin okuldan uzaklaştırılması gerektiğini düşünürken, kimileri sınıf anneliği kavramının tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini savundu. Bazıları ise çocuğun öğretmenin yetkisi hakkında kafası karışabileceğini belirterek, bu konuda net bir şekilde belirlenmiş kuralların olması gerektiğini ifade ettiler. Birçok kişi ise çocuğun video üzerinden eleştirilmesini ve insanlara yem yapılmasını kınadı.
Bu konu daha önce de Hürriyet tarafından gündeme getirilmişti. Hürriyet Eğitim Radarı yazısında, sınıf anneliği kavramının devlet okullarında kalabalık sınıflarda görev yapan sınıf anneleri tarafından suistimal edildiğini ifade etmişti. Öğretmenlere baskı kurulduğunu, öğrencilerin isimlendirildiğini ve ayrıcalık taleplerinin olduğunu belirtmişti.