Türkiye İzcilik Federasyonu, depremzedelerin çocukları için İstanbul Beykoz’da düzenlenen bir kampta 11 ilin toplam 1200 çocuğuna ev sahipliği yapıyor. “Asrın Dayanışması Yaz İzci Kampı” adı verilen bu kamp, depremzedelerin çocuklarına izcilik eğitimi vermektedir. Kamp, Temmuz ayının son haftasında başlamış ve 20 Ağustos’ta sona erecektir. Bu süre zarfında, depremzedelerin çocukları doğa etkinlikleri ve sporlarla birlikte temel izcilik eğitimi alacaklar. Kamp katılımcıları her sabah 07.30’da uyanacak ve 08.00’e kadar kişisel bakımlarını yapacaklar. Daha sonra bayrak töreni düzenlenecek ve gün boyunca yüzme, okçuluk, yürüyüş gibi çeşitli etkinliklere katılacaklar. Eğitimci faaliyetler ise akşam saatlerine kadar sürecektir.
Bu kampta ayrıca “Tohumdan Fidana: 81 İlde 81 Bin Tohum Topu” adlı bir proje de gerçekleştirilecektir. Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanı Hasan Dinçer Subaşı, çocukları ziyaret ederken projeyi şu şekilde anlattı: “İzcilere bir üst seviyeye geçebilmeleri için her yıl 5, liderlerin ise bir kursa katılabilmeleri için 15 fidan dikmeleri gerekmektedir. İzcilik, iz sürerek değil, iz bırakarak ilerlemektir; ancak iz bırakabilmek için iz sürmek gerekmektedir. En zor ama en etkili iz insan yetiştirmektir. Bu nedenle kampta çocuklara izcilik eğitimi vermenin yanı sıra tohum topları hazırlayarak iz bırakma amacındayız. Depremde kaybettiğimiz insanların mezarlarının yanına selvi ağaçları dikmek için tohum topları kullanacağız. Ayrıca, deprem yardımları için 81 ilin tamamına biner adet tohum topu göndereceğiz. Bu tohumlar, zor ağaçlandırma alanlarının yeşillendirilmesine yardımcı olacak.”
Subaşı, kamp hakkında şunları da belirtti: “Toplamda 1200 depremzede çocuğumuzu farklı haftalarda gruplar halinde İstanbul Beykoz’daki kamp alanında misafir ediyoruz. Amacımız, onları bir ömür boyu sürecek bir eğitim sistemi olan izciliğe dahil etmektir. Doğa kendine özgü bir iyileştirme sağlar. Deprem bölgesindeki atmosferden ve enkazlardan çıkıp gelen çocuklarımızın burada doğa içinde nefes almasını, diğer arkadaşlarıyla kaynaşmasını ve memleketlerine hayat sevinciyle dönmesini sağlamaya çalışıyoruz. Bir bakıma, ruhlarına pansuman yapıyoruz. Birçok çocuğun ‘İzciliğe devam edeceğim’ dediğini duydum. Bu da bizi mutlu ediyor.”