Vefa Bozacısı A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Vefa’nın dedesi Hacı Sadık Efendi, 1870 yılında Arnavutluk’tan İstanbul’a gelerek boza satmaya başlamıştır. O günden beri “Vefa Bozacısı” olarak anılan bu işin adını ise Hacı Sadık’ın oğlu İsmail Vefa kullanmıştır. İsmail Vefa aynı zamanda Türkiye Güreş Federasyonu’nun kurucusudur ve olimpiyat oyunlarında da başarı elde etmiştir.
Ancak, Hacı İbrahim Efendi’nin 1944 yılında vefatının ardından aile arasında bazı anlaşmazlıklar ortaya çıkmıştır. Hacı İbrahim Efendi’nin oğlu Yusuf Ziya Vefa, 1955 yılında “Vefa Bozacısı” unvanıyla boza işine girerek ilk dava açılmıştır. Yusuf Ziya Vefa’nın “Vefa Bozacısı” markasını kullanması İsmail Vefa tarafından engellenmiştir. Bu dava sonucunda marka kullanımı yasaklanmış ve İsmail Vefa’nın açtığı haksız rekabet davası reddedilmiştir.
Ancak, Hacı İbrahim Efendi’nin torunları Ayşe Muzaffer Vefa, Selin Vefa Gezicioğlu, Mehmet Vefa ve Vefa Gıda Sanayi şirketi, “Vefa Bozacısı” markasının iptali için ikinci kez mahkemeye başvurmuştur. Onlar, “Vefa” ve “Vefa Bozacısı” markalarının 1876 yılından beri kendileri tarafından kullanıldığını iddia etmiş ve diğer markaların devredilmesinin engellenmesini talep etmiştir. Vefa Bozacısı A.Ş. ise markaların 1996 yılından beri tescilli olduğunu iddia ederek davanın reddedilmesini istemiştir. Mahkeme ise Hacı İbrahim Efendi’nin torunlarının açtığı markanın iptali davasını reddetmiştir.
Ancak, iki kardeşin torunları arasındaki hukuki mücadele henüz sona ermemiştir. Hacı İbrahim Efendi’nin torunu Naime Banu Vefa Tashkandi, “Vefa Bozacısı” şirketine marka iptali davası açmıştır. İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dilekçeye göre, “Vefa” kelimesi İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan tarihi Vefa semtine işaret etmektedir. Bu nedenle, coğrafi bir işaret olarak kabul edilmeli ve marka olarak tescil edilememelidir. Tashkandi, markanın iptal edilmesini ve hükümsüz kılınmasını talep etmektedir.
Sonuç olarak, Vefa Bozacısı’nın geçmişten bugüne süregelen hikayesi hukuki tartışmalarla sürmektedir. Kimin marka hakkına sahip olduğu konusundaki mücadele devam etmektedir ve mahkeme kararları bu konuda belirleyici olacaktır.